18 Mart 2013 Pazartesi

Yol üzerinde bir tanıdık!


Hafta sonu Cafer'le yayladan dönerken yol üzerinde Seyhun'a rastladık. İki aydan beri araba bekliyormuş. Bu arada karlar çoktan erimiş, ancak yeniden soğuyan hava tekrar kar getirmişti. Yanındaki iki paket "pöti bör" bisküviyle idare etmiş. Valizinin bozuk tekerini bu sürede tamir ettiğini ve tam da dönmek üzere olduğunu söyledi. Yanımdaki yedek pantolonu kendisine verdim ve ıslak olan üzerindekiyle değişti. Onu da alarak yolumuza devam ettik.

15 Mart 2013 Cuma

Doğu Karadeniz'de bir kar macerası!


Klasik arkadaş gurubumuzla Ocak ayı içerisinde dağdaki barakamıza gitmek için iki arabaya doluştuk. Tüm ihtiyaçlar giderilmiş, eksik malzemeler de alınmıştı. Ancak ilçe merkezine vardığımızda yolun kardan kapalı ve gitmemizin neredeyse imkansız olduğunu öğrendik. Yine de beraberimize zincirli bir taksi alıp, gidebildiğimiz yere kadar devam ettik. Oradaki mola yerimizde de artık devam edemeyeceğimiz söylenince, taksiye zincir takıp sadece gerekli eşyaları yükledikten sonra yola koyulduk.
Taksinin içinde tıkış tıkış sadece birkaç yüz metre devam edebildik. Yoldaki kar yüksekliği ilerlemeyi engelliyordu. Mecburen, kısıtlı malzemelerimizi yanımıza alıp yola yayan olarak devam etmeye karar verdik. Buraya kadar geldikten sonra dönmek olmazdı. Tatvan'dan ve Lapseki'den gelen arkadaşlar vardı.

Seyhun, Gazanfer ve Cafer arkadaşlarımızın dışında Algan Abi de gruptaydı. Taa nerelerden gelmişti. Öğrendiğimiz kestirme (!) yoldan iki saate yakın yürüdük. Yol oldukça tehlikeliydi ve kar kalınlığı artık dizlerimize varmıştı. Kaybolmadığımızdan emin olmak için diğerleri mola verirken, Seyhun ve Cafer önden gidip yolu kontrol etmek istediler. Her yerde kurt izleri vardı.

Geri geldiklerinde olayı fark ettik. Bir kurt Cafer'in iki baldırını da dişlemiş, Seyhun kendini zor kurtarmıştı. Ne var ki barakaya neredeyse varmıştık. Hemen Cafer'in iki baldırına da eldeki malzemelerle pansuman yaptık.
Ben kahve suyunu ocağa koyarken, Gazanfer getirdiği çekiçle duvardaki çıkıntıları çoktan düzeltmeye başlamıştı bile. Yürüyüş boyunca çok üşüyen Algan Abi sobayı, tüm delikleri kapalı olduğu halde yakmaya çalışıyordu. Cafer kendisini ikna edip üst kapağı açtırınca odunlar nihayet tutuştu ve biraz ısınabildik.

Ertesi sabah taksici bizi arayıp, gece yapılan çalışma sonucu araba yolunun açıldığını söyledi. Bunu duyan Seyhun, bir gece daha bu strese dayanamayacağını söyleyip yola çıktı. Ancak valizinin tekeri kırılınca kendisini alabilecek bir araba beklemeye başladı. Biz de bir gece daha kalıp, bizi almaya gelen taksiyle arabalarımızın yanına, oradan da evlerimize döndük.