24 Mart 2020 Salı

Sessizce...

Yalnız yaşıyordu. Tüm dünyayı saran ölümcül virüs, insanlığın büyük bir kısmını şimdiden yok etmişti bile. Artık alınan nefes bile tehlikeli bir hale gelmişti. Uzun süredir dışarı çıkmadığı 18. kattaki evinden bugün çıkmayı düşünüyordu.

Kahve kavanozunda kalan son bir kaç çay kaşığıyla kendine bir kahve hazırladı. Son kalan sigarasını yakıp derin bir nefes çekti. Kahvesini son kez yudumlayıp aşağı inmek üzere montunu ve ayakkabılarını giydi. Maske stoğunda artık maskesi de kalmamıştı. Asansöre binip zemin kat düğmesine bastı.

Baharın geldiğinin bile neredeyse farkında olmayacaktı. Yakındaki parkta açan erik çiçeklerini görünce bir an içine bir ferahlık düştü. Kalabalık olmayan kaldırımlarda yürümek ona keyif vermişti. Bir ara, artık otomobillerin geçmediği asfaltın ortasından bile, egzost dumanı solumadan uzunca bir süre yürüdü. Uzaktan bir köpeğin havlamasını duydu. Yanına konan güvercine gülümseyerek baktı. Ağaçtaki karatavuk şarkısını söylüyordu. Yerde gördüğü bir böceğe basmamak için adımını büyütmek zorunda kaldı. Deniz kıyısına vardığında dalgaları seyretti ve o tuzlu ve nemli havayı içine çekti. Biraz açıkta yüzen karabatakları saymaya çalıştı. Derin derin bir nefes daha aldı. Ufuktaki yağmur yüklü bulutlara baktı.

Bir saat geçmeden evine dönmüştü. Üstünü çıkarmadan yatağına uzandı ve sessizce öldü.